herkesin iskeleti var dolaplarda asılı duran
her sabah üzerine parfüm sıkıp fular yakıştırdığımız
kıpraşır kemiklerimiz her sabah sigara dumanıyla
gong sesiyle starting box duraklarda her sabah
damgalanmamak için alnından koyu kırmızı
xpass sunağında adak kurbanları her sabah.
basık tavan yanar durur kafatasının bitiminde
güneş görmeyerek sunar bağlılığını şeyh eteğine
masa sandalye kırar dirsek diz kemiklerini her oturuşta
ik bilir en iyi göğüs kafesinin, kafatasının ölçüsünü
adı okunmaz çene kemiklerinin önünde meyer
sicili düşecek kayıttan onbirbinyüzseksen replay replay.
açılır ağıl kapısı sıçramaya başlar ayaklar,
spotify yakar özgürlük meşalesini her akşam
kurur kırmızı farlar içinde evsiz bakışlar
kazan diplerinde kaynatılır ayrık kafalar
yanı başında uyutur iskeletini rutinleri aksatmadan
elinden giden yirmidört kırık kemiği her akşam
rögar kapaklarından bırakır sifon vakum gücüyle.
ceset çiçeklerinden buketleşmiş dünyanın
uğramaz oldu kokusu burun kemiklerine.