geçen hafta yıldırım dedik çocuk getirdin
bir kez sözümüzü dinlesen belki delirirdin
patlak mısırlardan örülü kazaklar giysen
belki biraz havuz kazsan kirli suçlara
ne bileyim az da kiraz toplasan avludaki halıdan
şansın yok mudur anlamlı bir hayata
şansın yok olur mu düğünsüz bir halaya
kız, bağır o çarşıda bütün avazınca
hangi avize duyacak seni bu sıradanlıkla
geçen hafta yıldırımı da senin için istemiştik
senin için kutlu zaferler dilemiştik
ama sen püsküllü çorbaları nereden bileceksin
taranmış saçları örmenin
hazzı vardır onda, nereden bileceksin?
şişeler damlar pencerenden izlersin
izlediğin her şeydeki son sahnede birer dolap
içine çeker aklını çeler senin
senin bilinmedik heveslerinle düşlediğin
uzaylarca uzaktaki sevgiline alıp
hiç veremediğin inci kolyeler
ve sevgilinin
bir gün yıldırımlı çocuklarla sana gelmesini istemez misin?
isteriz boncuklar dizili kursağından bir lokma ışık girsin
yağmur dolu bir bulutun tadını bilmediğinden
kaldırıp o bulutu sapanla vuran kişiliğin
bir kez de kör heveslerinin uğrunda yükselsin
ama sen şansını kaybettin tüm düğün ve halaylara
çok yakın bir arkadaşının doğum gününü unutmanın
suçu üstüne kalmıştır artık
bunun ne anlama geldiğini nereden bileceksin?