Ağzımı sesinin neşteriyle aralayıp akıttın
Yeniden yaradılışım elinden olsa burun kıvırmayacağın ne belli
Son donumu bir ağaca giydirmiş
Bıyık bırakmış saçımı ortadan ikiye ayırmış
Etimin ardındaki kemiksiz şifreden niçin sorumluyum?
Antik Yunan’dan Eyüp Sultan’a elçi getirsem – buna elbet yalan denir
Ama sabahı tekerlekle çıkardım dama
Kırka böldüğümü kırk kestim kılın
Bal’dan ıraksa arı ürküttüğümdür
Sen biçim hıçkırığını sen ne duyarsın tırnağımın
Oysa çok şık sayarlar söze miktarı bol sürülünce makyajın
Bilirim farkımı babamdan, babandan, babalardan
Huyla su kardeştir, can çıkmadan kan uslanmaz
Kafatasım unutulur tasımın durduğu katta
Kravatımda katı bir cisimden öte nedir kir olup duran?
Çocukluğum
– yamuk kadraj
Kal-u beladan belliydi telefonumun hafta sonları çalmayacağı
Öyle ya kangurular yumruk savurur mu?
Ekmek arasına yalan girer mi?
Ömer peygamberin öldüğüne inanır mı?
Ama Aristo teravih kılar
Karl Marx mücahit, İmam Azam din tüccarı
eh bir de ben
– seni anlamam.
Öyle ya bir piçin kalbinin kuryesiyim
Nezleyim diye tüm bitkilerin suratına hapşırığım
Her Allah’ın günü katliamcı
Lordlara ve pamuklara dikeldiğim için biletim bana pandik
Yaşım yorgunluk hakkımın alınmasına sebep buyurulur
İster tak ister çıkar gözlüğünü
– helvamı yiyorsun
daha 50 harbe girecekti diyecekler hakkımda
3. taarruzda darbesiz, kurşunsuz, nükleersiz kör saydığını aile hekimim duyurmaz ya
Erkek adam lakırdıdan yapılma değil/erkeği sütun ezer
Erkeğin tapusu evidir de /
Masaya yumruk burda vurulur
– dan