yapılardan ve bitkilerden sıyırıp eteklerini
temizeçekmiş kendini gök yokuş başında
yokuşu aşar aşmaz kendini sundu bana
heves etmedim diyemem ama göz hizamda tuttum caymahakkını
abarttım haritayı yaşamayı hafife aldım. kendimi
üç berbat günü en az haftanın sessize
daldan dala düşüp yeniden tırmandı rüzgar
çağlayıp köpürdü dalların arasında
yaşamak dedi biri diğerine duydum durakta durdum
olabilirmiş gibi geldi biran sonra benden üçgün haber alınamadı
ekmekte de yatsam çölde de yapış yapış uyanıyorum. suyanıyorum.
rengi düşmüş parmakları birbirine karışmış sokaklarda sis
görüş kısa camların marjinal faydalı yanlarında
hangi yol neyevarır bu yalnız banasırdır aynaların kaygan tarafında
gözalanıma giren herkes yamulunca bir anda
buğuların ardından baktığımı anladım dünyaya
hiçbirşey kendiliğinden düşmez sonuçta anlam da maske de çakmak da
neye baksa kırık olan bir kızdan almıştım bu baksayı önceden
sende al şimdi benden sillekesini gözümün baktığım yerlerden
elinde yapraklı bişeyler vardı önceden görmüştüm
ben küsmezden evvel diriveyeşil
sonra-soğuk sıcak-sonra sır: körleşen ayna
buğular camların sermayedar taraflarında. kaç yol kaç adım
kaç joule biriken su göğüslerim arasında
heves ettiğim doğru ama dilimde tuttum yine de o lirik şablonu
çünkü her sabah kendiyle yeniden tanışmaya inanmam
iyi unutamam ki ben süt kesilir defaatle aynadakinden
biri makbul değil diğerine göre söylemek istediğim:
maktule makul bir teklif gelince düşecektir dibi de adı da
hemen bulamıyor insan uygun düşen dramı: müziğe ruhuna akşamın ve senin
bulana kadar indi gün geçti hevesin bildim
yine de silahlandım kendime karşı bildiğin şekilde değil
ellerimi kanabulamadım soğuk demirlerle şakağıma bir ürpertivermedim
usulca uzanıp kendi imkansızlığıma içime çöktüm: karadeliğim
hissederek daha çok dölleyerek zamanı tık nefes doldurarak
yeni bir bigbenge birikiyorum
daha serin. akışta uçuşta yaşamak için
daha temiz değil daha saf