Subscribe Now

* You will receive the latest news and updates on your favorite celebrities!

Trending News

Ruhsatsız

MUKADDİME | Semih Samyürek
Deneme

MUKADDİME | Semih Samyürek 

 

Tarih nice dersler barındırır. “Zülfe el sundurmadıkruhsâra toz kondurmadık/Zulme dîvân durmadık belvâya girmiş çıkmışız diyen Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır; Türklerin serencâmına dair en veciz ifadelerden birini zikreder. Hz. İsa’nın doğumundan 21 asır geçtikten ve Hz. Muhammed’in Medine’ye Hicret’inden 15 asır geçtikten sonra başımızda hâlâ nice belalar var. Nitekim Allah, Beled Suresi 4. ayette, biz insanı meşakkat içinde yarattık, buyuruyor. Yani insan hayatı muhakkak sıkıntılar içinde geçer. Zengini, fakiri, sağlıklısı, hastası, genci, yaşlısı… Her insan kendine göre sıkıntıdadır. Bununla beraber milletler de her çağda nice sıkıntılara gark olur.

Bugün bizim başımızdaki sıkıntı nedir? Göçen Kervanın Ardından’da bu sûale cevap aradım. Bunu hayatımın hasılâsı olarak gördüm. Yaşamakta olduğumuz belaları sarahaten ikrar edebilmek yaşamakta olduğumuz belaları göğüsleyebilme yolunun ilk adımıdır. İkrar etmek çağırmaktır. Biri, “Kolum kırıldı!” diye bağırıyorsa bu bir çağrıdır. Bakalım Türk milletinin neresine ne oldu?

Çağırmak; dili lisan seviyesine yükseltmek demektir. Öyleyse ben Göçen Kervanın Ardından’da; mutat olan dili, lisan seviyesine yükseltme iddiasındayım demektir. Bu kitap bir çağrıdır. Çağrı karşılık bulduğu ölçüde lûgate açılacak kapı belirginleşir. O belirginleşen kapıdan ancak düşünce ve şiir ile geçebiliriz. Düşünce ve şiir; tanımlama aşamasıdır. Bu en yüksek seviye; Türklerin tekrar bir millet olarak başını kaldırabilmesinin yoludur. Başımızı kaldırabilirsek yani baş kaldırabilirsek hürriyete ulaşırız.

Özgürlük; düşünmektir. Yani insan, sahip olduğu bir öz tarafından düşünmeye icbar edilmez. Başka bir ifadeyle her insan düşünmez. Düşünmek çaba gerektirir. Yunus Emre bir şiirinde, ‘bu dünya kahır evidir’ der. Böyle bir evde çaba göstermeden düşündüğümüzü sandığımız şeyler, kahredici dünyanın kalbimize saldığı zehirli tohumlardır. Bu sebeple her insan düşünmez.

Özgürlük; kişisel, hürriyet; toplumsaldır. Özgür kişi, düşünebilen kişiyken hür kişi yaşamını içinde bulunduğu toplumun kuralları çerçevesinde serbestçe idame ettirebilen kişidir. Antonio Gramsci Mussolini’nin zindanlarında özgürdü fakat hür değildi. İmam-ı Azam Emevi zindanlarında özgürdü fakat hür değildi.

Antitatton tois kosmikois” kozmosa karşı koymak, şeklinde çevirebileceğimiz bu ifade, Hristiyanlığın ilk dönemlerinde kozmosun ilahi düzenine karşı koyan şeytanı tarif etmek için ortaya atılmış bir ifadedir. Şeytan özü itibariyle âsidir. Fakat insan öyle mi? İnsanın özü itibariyle isyankar yahut itaatkar olduğuna kanaat getirilebilir mi? Bu suale ancak insanın tarihine bakarak yanıt verebiliriz, özüne değil.

Ben bu ifadeyi bir kez daha çevirerek; “dünyanın kahredici düzenine karşı koymak” şeklinde Türkçe’ye dahil etmek niyetindeyim. Dünya; Türkiye’ye Sevr’i mi dayatıyor? Dünya, Gazze’de memedeki bebeleri mi katlediyor? O halde onların şeytanı benim. Bana düşen evvela çağırmaktır. Yani başımızdaki belaları ikrar etmektir. Bu çağrının bir sonraki aşaması da tanımlamaktır. Yani düşünce üretmektir. Yani başımızda şöyle şöyle belalar var fakat bu belalar neden bizimbaşımızda? Bu belalardan nasıl kurtulabiliriz? Suallerine cevap bulmaktır. Kanaatimce hesabın şiiri de budur. Bu açıdan Türk düşüncesi ve Türk şiirinin kaderinin at başı gitmesi gerekir.

Related posts

Bir yanıt yazın

Required fields are marked *