Bak kafasını sallıyordu ucu sivri kunduralı amca
Rabbim razı olsun der gibi aşağı yukarı hareket eden beyaz sakallar
Oldu mu rabbim? Razı
Bir taş üstünde oturmuş gökten bereket yağıyor kafasına
Yerden beddualar
Dualar dilde lanetli miydi taş, sıvası mı bozuktu
Oldu mu ustam? Duvarlar
Saçlarını arkaya attığını gördüm o görmedi saçtan amcayı sakallar!
Duadan mı beyazlamıştı amca
Sacdan tavanlar su akıtırdı kerpiç evlerde soba boruları dumandandır dedi
YASAKLAR
Yasaklar önce burda başlar oraya gidene kadar hatalar olurdu
O yüzdendi burdakilerin oradakilere kızgınlığı her neyse…
Her neyse bu cana tak etti
Tak
Tak
Tak etti.
Evet eminim ki bereket göktendi indiğinde lanet
Tek tek bereket indi
Çiçekçiler ihanet.
Bak gözlüğünü gözüne değil kalbine takmış bazıları
Şimdi oldu mu rabbim? Razı
Bak köprüye intihar girişiminde kalecinin eline top darbeleri
Zemin doğal çimden üstündekiler yapay
Şimdi oldu mu örgütlenmeler her gün saat beşte toplantılar
Toplandılar başımızda akbabalar
Babalar ve leşleri…
Kokuştu şimdi tüm şehir kokuştu estetik olmadı
Doluştu mezarlarla her şehir içleri boş taşları büyük
Babalar ve oğulları.
Kozalak kokusu dışında bir şey bilmezdi burnum
Daha çok küçükken kara tahtada tebeşir tozu yutmadan önce çocuklar
Birbirlerine vurmazlardı top dışında büyüyünce ne oldu bilmem
Bilmem oldu mu rabbim? Razı
Dizlerinin üstüne düşerdi yaşından büyük davranan çocuklar
Büyüyünce silahına davranan çocuklar eminim size de defalarca yağdı yağmur
İnerken bereket indiğinde bilmem
Bilmem oldu mu Rabbim? Razı
Bak işte rahmeti ölenlere değil yaşayanlara okusaydık belki de daha fazla ölmezdi yaşayanlar
Bir abi tavsiyesiydi Boris Vian’la başlayacağım bu kara dünyaya ve hepsinin “mezarına tüküreceğim”
Bak işte yıllardır ışıltısına şiir yazılan yıldız güneş olunca tatmin etmeye çalışıyor kendini
Ay denilen de sadece güneş yokken parlıyor evet çok eminim bu sefer
Hepsinin mezarına
Ölmüş güller dikeceğim
Onlar gibi
Kar yağmadan önce ilk bahar
Ol
Yarabbi
Razı.