Ruhsatsız
Şiir

TATSIZ DÜNYANIN TUZLAĞINDA | Birol Öztürk

denize ve kuşağım şâirlerine

 

Her gün, her farklı görünüşü ve hâliyle

söylenmeyenle büyüyen çocuklar gibi

burcuna hep yarım adımla yanaştığım deniz

bir uzakbozkırlı olarak seni bu şiire taşırdım

küfürlere buladım, gizlediğim tüm şeylere

seni çağırdım alaycı bakışların

bir kararda olamayışımı ayıpladığı

illegal ikmallerin, cüretkâr ihlallerin içinde

fenerlerin, lağım sularının ve dağılmışların acziyle

seni aradım zorlama hislerin yüzünü yaladığı saatlerde.

 

Farklılıkmış, yenilikmiş, iddiaymış

hiçbirinin kaygısını taşımayan dizelerle bürüdüm, bezedim.

dikenli bir üstinsan gömleği olarak bellediğim şiire

kapkara bi’ gideğen açtım en eski kazmamla

onunçün bu naif kırıklık, bu ani kayboluş

aşina olmaya çalıştığımız bu melâl ondan

uzaklardan kopan sesi bin muhtaçlıkla duyurmam ondan

ve sonra çalındı kulağıma: çapanı çabuk geri çek!

tek tuşla geçiliyor çünkü ele veriyorum

ikamete susamışlığımla ve taşralı sesimle

tenimin renginde ve gözlerimin taaa içinde

ele veriyorum çünkü bağırsam sesim yutulur

parsellenen sahillerde tahammül yok başka sese.

 

Çarşılardan çevirip yüzümü engine baktım

şiirler var, oksitlenmiş sintine atığı gibi

şâirler hüznün burgacında yelkensiz, kırık direk.

yıldızsız, rüzgarsız hem ne işe yarayacak

kalp hizasında sımsıkı tutulan kürekler

karşılık ver! tahammül et!! derdi dertle işle!!!

tütsülerken her günün doğuşunu

koca dertlerin yüzlerde bıraktığı o yerleşik görüntüye

söz öbeklerinde seğiren anlamsızlığa alıştır bizi.

ayazlağında tut, o soğuk neminde üşüt!

martıların, curcunanın, mavnaların sesinde

kuşağımın yürek çırpışları…

alnımı tutup doğruldum da gördüm.

sende kozasızlık, sende kuytusuzluk, sende kafessizlik

 

Her sabah en fiyakalı görünüşü ve hâliyle

cellat gözlü kızları, kanlı oynaşmaları,

balıkçıların kapkara sustuğu esmer yüzlerini,

yer edinememişlerin uğradığı o çatalağız meskeni

tüm uzak geçmişiyle bilen sensin!

söyle bana kaybolmadan nasıl bulunacağım?

hesaba kat vaaz etmeden önce

kendine şâir diyemeyen taşralı bir adam olarak

gidip şiiri yatağından çıkarmak isteyen şâirlere

senin kendine sığmazlığını anlatacağım

sana haykırmak için yeminler ve acıları

her zerreni tuz tuz içime bastıracağım.

Related posts

NE ZAMANDIR BEKLENEN DUVAR İÇİN LİSTE | M. Burak Çelik

Ruhsatsız
5 ay ago

404 NOTFOUND, NULL, X… | Yahya Çerkez

Ruhsatsız
5 ay ago

ÇEMBER | Bayram Tayyip Yaslıca

Ruhsatsız
4 ay ago
Exit mobile version