Subscribe Now

* You will receive the latest news and updates on your favorite celebrities!

Trending News

Ruhsatsız

BİR ŞİİR, BİR TANIKLIK: RAMİ KÜTÜPHANESİ’NDE “UNSILENCED: POEMS FOR PALESTINE”
Haber-Duyuru

BİR ŞİİR, BİR TANIKLIK: RAMİ KÜTÜPHANESİ’NDE “UNSILENCED: POEMS FOR PALESTINE” 

 

 

Fabrik Kitap ve Ruhsatsız Dergi iş birliğiyle düzenlenen “Unsilenced: Poems for Palestine–Susmayanlar: Filistin İçin Şiirler” programı, şiirin evrensel vicdanla kurduğu derin bağı görünür kılarak, Filistin’e yönelen sistematik şiddeti yalnızca edebî değil, aynı zamanda etik, tarihsel ve politik bir düzlemde tartışmaya açtı.

 

 

 

21 Haziran 2025 Cumartesi günü Rami Kütüphanesi’nde gerçekleştirilen “Unsilenced: Poems for Palestine–Susmayanlar: Filistin İçin Şiirler” başlıklı uluslararası şiir programı, yalnızca bir etkinlik değil; tarihin susturulduğu yerlerde sözün direnişe dönüştüğü bir hafıza inşası olarak kayda geçti. Program, estetik olanın etikle birleştiği bir zeminde şiiri bir tanıklık biçimi olarak yeniden düşünmeye çağırdı. Şairlerin, akademisyenlerin, araştırmacıların ve vicdan sahibi tüm katılımcıların bir araya geldiği bu buluşma, insanlık onurunun şiir yoluyla müdafaa edilmesinin imkânlarını tartıştı.

Etkinlik, Fabrik Kitap ve Ruhsatsız Dergi’nin ortak girişimiyle hazırlandı ve içerdiği konuşmalar, şiir okumaları, çok dilli katkılar ve edebiyat temelli tartışmalarla şiirin sınırlar ötesi vicdan dili olarak nasıl işlediğini ortaya koydu. Programın moderasyonunu şair ve yayıncı Kadir Tepe ile şair ve editör Zülal Sema üstlendi. Etkinliğin temel sorusu açıktı: Söz sustuğunda, kim konuşacak?

 

Açılış: Sessizliğe Karşı Konuşmak

Program, şiirin bir sanat formunun ötesinde etik ve felsefi bir duruş olduğuna dikkat çeken açılış konuşmalarıyla başladı. Şair, akademisyen ve insan hakları savunucusu Hasan Bozdaş, yaptığı konuşmada, “Şiir sadece duygunun değil, direncin de dilidir,” dedi. Ona göre şiir, modern politik sistemlerin sözü bastırdığı, görsel şiddetin olağanlaştığı, vicdanın algoritmalarla şekillendiği bir çağda, insan sesinin hâlâ diri kalabileceği nadir alanlardan biri.

 

 

Bozdaş, konuşmasında istisna hali doktrini uygulayan mutlak ve örgütlü kötülük karşısında ancak insanlıktan yana tutum takınacak mutlak vicdana endeksli sivil iradenin galip gelebileceğini ifade ederek şiirin buradaki rolüne değindi. “Şair düzenden hoşlanmayandır. İstisnai düşünür, asimetriktir. Standart dışıdır, eğer standartlara uygun olsaydı düzenin kendisine dönüşürdü. Kanon dışıdır, egemen ölçütleri reddeder, bu yüzden politiktir. Politik olmak şair için bir tercih değildir, varlığının bir zorunluluğudur. Şair tanıktır. Bir anlatıcı olarak değil, bir savunucu olarak, bir yüklenici olarak…” diyerek estetikle etik arasındaki sınırları bir kez daha sorgulattı.

 

Birinci Oturum: Şiirin Evrensel Tanıklığı

Etkinliğin ilk oturumu, “Uluslararası Tanıklıklar: Şiir, Medya ve Felsefenin Kesişiminde Filistin” başlığıyla Zülal Sema’nın moderatörlüğünde gerçekleşti. Oturuma Zoomaracılığıyla Kanada’dan katılan Toronto Üniversitesi Eğitim Felsefesi Profesörü John P. Portelli, Filistin meselesini bir “pedagojik yıkım alanı” olarak tanımladı. Portelli’ye göre eğitim şiirle başlar; şiirin susturulduğu yerde öğrenme de biter. “Filistin’de çocuklar kitaplardan değil, bombalardan öğreniyor,” diyerek meselenin yalnızca bir çatışma değil, bir hafıza silme girişimi olduğunu vurguladı.

 

 

İkinci konuşmacı Paul Salvatori, şiirin sessizliğe karşı kolektif bir etik itiraz biçimi olduğunu savundu. “Gazetecilik sustuğunda, şiir konuşur,” diyen Salvatori, Filistin konusunda uluslararası medyanın sistemli suskunluğuna karşı şiirin taşıdığı ahlaki yükü hatırlattı. Ona göre her şiir, bir hakikatin parantez dışında kalan yankısıdır.

 

 

Prof. Dr. İbrahim Hakan Karataş ise konuşmasında şiirin politik ve tarihsel direniş formunu, Mahmud Derviş ve Nazım Hikmet örnekleriyle ele aldı. Şiirin yalnızca ulus-devletleri değil; zamanın kendisini de aşabildiğini, çünkü şiirin “sözün devlete direndiği tek meşru alan” olduğunu ifade etti. Karataş, şiiri “devletsiz adaletin dili” olarak tanımladı.

 

İkinci Oturum: Direnç, Hafıza, Şiir

 

Etkinliğin ikinci oturumu, “Şiirin Tanıklığı ve Direnci” başlığı altında Kadir Tepe’nin moderasyonunda gerçekleşti. Bu bölüm, şiirin etik bir sorumluluk alanı olarak nasıl örgütlendiğini tartışmaya açtı. M. Hüseyin Özer, şiirin direniş biçimi olarak taşıdığı hafızayı Kudüs üzerinden yorumladı. “Kudüs, zamanın kesintiye uğradığı bir nokta,” diyen Özer, şiirin bu kesintiye müdahale ettiğini, tarihin ve insanlığın yeniden inşasını mümkün kıldığını belirtti.

 

 

Rıdvan Ardıç ise konuşmasına bir Filistinli dostundan gelen mesajla başladı. “Sayısal veriler acıyı ölçemez; şiir, sessizliği kırar,” diyen Ardıç, şiirin algoritmalara direnen bir bilinç formu sunduğunu vurguladı. “Devrim Instagram’da Yayınlanmayacak” adlı şiirinden okuduğu bölümler, dijital çağın görsel gürültüsüne karşı şiirin sessiz ama kararlı direncini gösterdi.

Zeynep Karaca, kadın şairlerin Filistin konusundaki duyarlılığını ele aldı. Kadın sesinin şiirdeki yankısının daha doğrudan ve bütüncül olduğunu belirterek, şiirin kadın dilinde yalnızca bir anlatı değil; aynı zamanda bir adalet çağrısı olduğunu ifade etti.

Video kaydıyla etkinliğe katılan Eray Sarıçam ise şiirin dijital ortamda nasıl evrenselleşebildiğini şiirleri aracılığıyla örnekledi. Sarıçam, “Mesafe, şiir için bir engel değil; yankının zeminidir,” diyerek şiirin dijital çağda sınır tanımayan niteliğine dikkat çekti.

 

Şiir Okumaları: Dize Dize Tanıklık

 

Etkinliğin şiir okumaları bölümünde, şairler “Unsilenced: Poems for Palestine” antolojisinde yer alan şiirlerini izleyicilerle paylaştı. Bu okumalar, sıradan bir edebî performansın ötesinde, vicdanlara seslenen güçlü bir çağrı niteliği taşıdı. Her mısra, yalnızca bireysel bir duygunun değil, tarihsel bir hafızanın ifadesi olarak yankılandı. Şiir, bu bölümde bir sanat formu değil; zulme karşı ahlaki bir duruşun, insanlığa karşı sorumluluğun dili olarak öne çıktı. Zülal Sema, İngilizce kaleme aldığı şiirini özgün dilinde okurken; diğer şairler de metinlerinin bağlamına ilişkin kısa değerlendirmeler yaparak dinleyicilerle düşünsel bir bağ kurdu. Böylece şiir okumaları, bir sahne performansından çok, ortak bir vicdan alanının kurulmasına vesile oldu.

 

Kapanış: Şiirin Hafızasında Direniş

Etkinliğin kapanış konuşmasında Kadir Tepe, bu programın “bir sanat etkinliğinden ziyade bir etik sorumluluk beyanı” olduğunu vurguladı. “Filistin bizim için bir coğrafya değil; direnişin diliyle kurulan ortak bir bilinçtir,” diyen Tepe, şiirin arşiv değil, hatırlama biçimi olduğunu belirtti.

Şair ve yayın yönetmeni M. Burak Çelik, etkinliğin sonunda programa katkı sunan herkese teşekkürlerini iletti. Fiziken etkinlikte bulunmasa da, şair Ömer Erdem’in ricası üzerine onun kaleme aldığı “Sen Artık Yıkılacak Bir Duvarsın İsrail” adlı şiiri seslendirdi. Salonda yankılanan bu güçlü dizeler, etkinliğin son büyük sesi olarak hafızalarda yer etti. Ardından sahneye çıkan küçük bir kız çocuğunun Kudüs üzerine okuduğu şiir, şiirin yalnızca bugünü değil, geleceği de inşa eden bir hafıza dili olduğunu hatırlattı. Programın sonunda Çelik, etkinliğe katılan şairlere teşekkür ederek küçük birer hediye takdim etti. Etkinlik, katılımcı, izleyici ve tüm davetlilerin yer aldığı toplu bir hatıra fotoğrafı ile sona erdi.

 

 

Unsilenced: Vicdanı Susturmayanlar

Unsilenced: Poems for Palestine”, şiirin hâlâ bir tanıklık alanı, hâlâ bir etik direniş zemini ve hâlâ bir adalet arayışı olduğunu gösterdi. Etkinlikte okunan her şiir, yalnızca bir duygu değil; aynı zamanda insanlık tarihine düşülen bir not, bir itiraz, bir kayıt oldu.

 

 

Etkinliğin hayata geçirilmesinde Yunus Erçin Kol, Abdullah Sezer, Berat Korkmaz, Can Ülgen ve Rümeysa Kutlu’nun katkıları da ayrıca değerliydi.

Ve en sonunda şu sorunun cevapsız yankısı kaldı salonda:

Mesele, kimden yana olduğun değil… İnsanlıktan yana mısın?

Related posts

Bir yanıt yazın

Required fields are marked *