Fi. Yarama baktım yaram yerinde duruyordu
Durdum benimle birlikte durdu bir kıpırtı zorla gelip yanıma oturdu
Yeter nefesimde seğirdiğin nöbet ördüğüm duvarları yıktım sırf bunun için
Herkes gitti aslında gittiğini çivilenmiş bir İsa gibi bırakarak aramızda
Herkes bir açıklığı kat ediyor kendi oluşuna doğru
Dünya toplanıyor ayaklarımın altında muhkem omurlarıyla
Belki acele bir silkinme bir ayrılık ayini belki geldi mi sıramız
Herkes tanır kendi ölümünü çünkü herkesin cehennemi başka türlü
Artçı. Konuşan bir uğultu gereği çoktan düşünüldü
Üst üste iki nokta suç aleti 1/1000 ölçekli cümleler
Tuhaf bir baş ağrısını devralıyorum bile bile mühürlenmiş bir yedek kulübesini
Aşağıdakilerden hangisi diye başlayan sorular sorardım tutsaklara devlet olsam
Yok sormazdım. Pay ve paydanın batışmasıdır hiçbir sonuçla eşleşmeyen aramalar
Çocuk bayramında koltuğuna oturduğum hep aynı bırakılmışlık
Öyle çok bekledim ki çaresizliğin otları üzerinde
Hayır sorardım. Bir dizgin dolu dolu içini açıyor tenime
Koma. Derdimin bir beni var onu alıp götüremezdim
Üzerime dünden kalma bir şarjör boşaltıyor sonra imreniyor bana
Bana ıslah olmuş bir şehir ismi söyle yeni bir çatlağa sıvamak için
Durmuş bir saatti bayramlığım onunla kanattım yağmurlu bir vakti
Ülkesini bulamamış bir çağın kınından çekilme anında
Otomatik kapılar çarpıyor niyeti kalmak olmayan insanlara
Komşudan aldığım onlukları yakıyorum aniden sönünce merdiven ışığı
Çocukluğum müstakil mülküm hâlâ rahlesine diz çöktüğüm
Nerde kaldı en yakın çaputçu kalın kitaplar bağlıyorlar dallarıma
Devriyeler. Gri bakışlar çıkardım akşamın oyuğundan
Piyasalarda bugün her şeyi denize attılar karşılığımı aradım uzlaşmak için
Ünledim okunmayan yazıları inkâr edilmiş fermanları kendime acıdım sonra
El sallıyorum el değmemiş nabzına bendeki yangının altını kısabilsem
Eve sonradan dahil edilmiş balkonları önemsiyorum
Hep yekleri sevdiğim şarkı çalarken ezan okununca duyduğum huzursuzluğu
Üzgünüm suya düşürdüğüm suretlerim için niyeyse
Sesim bazen hazirana çalıyor o rastlantı elini uzatınca denenmemiş bir kapıya
Bu duraktan otobüs geçer mi şimdiden sonra acınmış bir doğum lekesine
Rötar. Yorgunum gücüm yok gökyüzüne siperler kazmaya
Ertelenmiş bir mesihim atletimi içime sokuyor annem çağrılmadım daha
Çıkmak istiyorum Allah’ım kaynayan kemikler aşkına
Seni seviyorum. N’olur tazminatım yanmasın ama