Kadir Tepe’ye…
Beynimde son bir kurşunluk yer var mı?
Hasmım yapar mı meydanda iyiliği?
Ve kabarttığında göğsü, çakıldığında duvara çivi
Tek bir kurşun ve her perşembe halk kurusun diye asılan kimdi?
Asfaltın ayakkabıları rugandır benim şakaklarım parlak
Bir manşet ararken “Tak Tak TAK”
Ara sokakta yere sererler birini
Ruganlar bir zaman sonra çatlar
Ve çok görürler iyiliği
-Günlerden perşembe iş çıkış saati-
“tak tak ” çivi çakılır
Çocuk sallanır “ “
Hiç McDonalds’a götürülmediği için
Türkiyeli değil bir Türk asılır
Ve beynime hasmım üç kurşun daha sığdırır.
Emredince hünkârı tutulur zülüfleri
Musluk çalınır ve alınır hurdacının kellesi
Şimdi şakaklarımdan yürütülür çizmeler
Yaftaya camsille koşmak da neyin nesi?
Bunca sürgün, jurnal, fişek ve fiştek
Bunca kovan yerlerde ve çekirdekler beynimde
Ama dinlemiyor seni sevmekten kırılıyor dişlerim
Sen bunca neokuduz ve hala çağımıza orta açarken
Çekilirken zülüflerin kalırken ellerde
Elindeki çekici arasan, dişlerime çaksan da
Tüm o işkencelerin mucidi pandiklerken kalbimi
Ağzımda çakıllar ürese de “tak tak TAK”
Siktir et suyu, uzan ve yaftayı boynuma tak!
Tarihin bütün frankofonları allahsız tekliflerde bulunurken
Ceplerinde bozuk paraları, yazıları, turaları
Ve kolumda altın bilezik bileğimi inceltiyor
Çok genç olmasına rağmen eşik cinleriyle oyunlar oynuyor
Geç kalıyorum, diller bir müddet daha kuruyor
İsim benzerliğinden telef olurken dokuz arı
Yıkansa da barut kokuyor parmakları
Makarovu gömüyor rivayete göre
Bekle diyorum bekle
Ne kadar odun o kadar Ebu Hüreyre!
Kolumda ki sıcaklık Yörükleşiyor
Gençliğimin gassalı oluveriyorum olsun!
Sen bunca Japon balığısın fanusuna platonik
Hasmımı fişletiyorum olsun!
Kırılmaya devam ediyor dişlerim
“tak, tak, TAK”
Milletim:
IŞIĞIM VE MİGRENİM!