Subscribe Now

* You will receive the latest news and updates on your favorite celebrities!

Trending News

Ruhsatsız

MOR BÜYÜK KAPI VE GUK GUK | Sait Özden
Öykü

MOR BÜYÜK KAPI VE GUK GUK | Sait Özden 

Sinirim bozuyor. Sinirim. Boz, sini. Bo. Son. B. Duvarda asılı bilmem kaçıncı kuşaktan kalma bu saat. Tik tak, tik tak… Sonsuz bir döngü içerisinde devam eden sinir bozucu bir eylem. Tam karşımda, duvarda asılı. Guk guk guk öten çirkin kuş. Saate hapis günde bir kere öten kuş. Saat 8.30’da her sabah karşımda durmadan öten kuş.

Bugün pazar.

Kadın pazarı. Belediyenin yeni başkanı, seçilir seçilmez kadın kooperatifini kurdu. İki ay oldu. Her pazar, yalnız kadınlara ayrılmış bir pazar kuruluyor artık. Erkekler içeri sadece müşteri olarak girebiliyor. Tezgâhın arkasına geçmeleri yasak.

Mor renkte büyük bir kapısı var. Asil bir mor, meydan okuyan bir mor.

Ama ben oraya hiç girmedim.

Geçip giderim önünden. Bir kenarda durur, içeriye göz atarım. Kadınlar güler, bağırır, pazarlık eder, kavanoz kapaklarını sıkar, turşularını dizer. Ben bakarım sadece. Cesaret edemem adım atmaya.

Sanki girersem biri dönüp bakacak, biri diyecek ki, “Senin burada ne işin var?”

Bunu kimse söylemedi aslında. Ama ben hep duyarım o sesi içimde. Cesaret de üzerimdeki ceket gibi olsa, geçirsem kollarımı cesaret ceketinden, o zaman belki…

Guk.

Kuş tekrar öter. Omzuma konar. Bazen ağırlığını hissederim. Bazen sadece gölgesini. Bazen ise… O da korkar benden.

Gözlerimi kapatırım. Geçmişten bir pazar görüntüsü akar zihnime.

Çocuktum. Kalabalık pazar yerinde annemin elini bırakıp bir tezgâha yönelmiştim. Kırmızı elmalar vardı, parlak. Bir tanesini sadece koklamak için elime aldım. Geri koyarken biri omzuma dokundu.

“Bu çocuk çaldı!”

Herkes dönüp baktı. Tezgâhtar bağırdı. Annem geldi, yüzü kıpkırmızı. Ağladım, yemin ettim. Sonra satıcı, “Pardon,” dedi, “Yanlış çocukmuş.” Ama çok geçti. Yüzler dönmüştü bir kere.

O günden beri bir kalabalığa adım attığımda sanki herkes yine dönecek gibi.

Yüzüme, parmaklarıma, ellerime bakacaklar.

Guk guk.

Kuş konuşur bazen. “Sen suçsuzdun,” der, “Ama suçsuz olmak yetmez. Girmediğin her yere bir çit örülür.”

Kuş bazen gerçek. Bazen hayal. Ama hep yanımda. Gölgesi düşer kaldırıma. Ama başkaları geçerken adımlarına takılmaz.

Pazara yaklaşırım. Mor kapıya üç adım. Kadınların kahkahaları geliyor içeriden. Domatesin kokusu, yeni kesilmiş nanenin ferahlığı, zeytinin tuzu…

Ama adım atamam.

Rıfat’ın manavına yürürüm.

Guk guk.

Omzumda susar.

Related posts

Bir yanıt yazın

Required fields are marked *