Santral:
bir taşa sığınır yabancıyım
bir taşa sürülür krem brule
geceyi sicim içimi silip atarken
zihnimde eskimolar düşüp kalkarken
ama sesleri duyulmayan
ve her düşüşe bir iz,
anglus ve saksonlar jiletleyip jütleri
hukuku doğuracak sizin
olgunlaşmamış milletlerinizi
bu barbar duvarları
istenmeyen tüy gibi
taşlara yazılmış
ve ben,
beş kere bitirdim medeniyeti.
Santral:
yoğunluk farkını kullanıyor insanlık
buğday tarlasında çavdar üfeliyor kadınlar
tohumların yeri değişmiş,
taş toprağa sığınmış ışık gelmiyor
yola çıkan atlar dönmüyor geri
avurduma başka zaman
kurutulmuş çiçekler
ben sadece taş yontuyorum
musa değilim kaldırayım yerden
köklerini kaybeden kuşlar
ayakları üstünde duran kuşlar
taşınabilir taş yontucuları
ben musa değilim kaldırayım yerden.
Santral:
moleküler ideoloji ya da radar faktörleri
ya da cehennemin dibinde münafık toplayan
tuhaf bir balina kürkünde antimon parazitler
ve göğsümde büyüyen kuyruklu yıldız
atılmamış kazıklar voyvodaya
zamanın yükünü taşıyor,
bakışlarım kişisel bir yabancı.
denizin dibinde şarkılar söyleyen,
cehennemin dibinde helak balıkları
geçerken İbrahim mancınıkla
dalganın elektromanyetik gücü içinde,
biri inim inim inliyor.
Işıkları ateşe verip yitirende görüyü
saat kaskatı zaman bükerken gölgemi
gölgem sızdırır kan irin ve çerağ
gök tuşuna basarak güneş.
dar miyân-e dastânam shekoft
santral:
yolum su, suyum dondurulmuş akışı bozuk
rüzgârda eksilir nefesim
kalbim desen başı bozuk
patlar göktaşları, düşük yapmış bakireler
madem ki harap olmuş cihan çehrelerden
anlattım her gün başka bir yönde
tekrar yazılan tekrar tekrar,
okunmayacak şiirler.
santral:
bütün evreni sarar altı yılda alfa centura
ben zamanın başladığı yerde
ışığı elimle, ışığı tutarak çünkü ışık kaçak
östaki borusunu keserek anlatılan asardan
Spektrum toplayan baharat hapşurukları
elimle koymuş gibi bulduğum
bu ölü toprak,
bu cisimde titreyen hayret
yıldızlar bilirim içinde karadelikler büyüten,
insanlar bilirim içinden ölümler
On iki Venüs, ikisi sahte üçü aşka küsmüş
rüyalar var, matriksler, oyun teorileri
bütün taşlar düşmeden önce
vurdu vurdu