vurdu müzayedeci zile -çınnN!-
benden önce -kandelabra-
-çok kollu şamdan-
rokoko deniz kabuğu biçim, yedi numara
“satıyorum, satıyorum, saaat-tım!”
“kaptı Süheyla hanım”
vurdu zile -çınnN!- nihayet
işte sahnede –Lampe à pétrole–
gaz lambasıyım art deco
“bin liradan açıldık efendim”
influencer aydınlığı tepemizde
üç ayaklı kavukçu beş bin lümen
evrile çevrile yükseliyorum
bronz üstü gövde porselen
kakmalı fanusum el işi cam opalin
mezurada boyum elli yedi santim
Paris’te doğdum –ma‘a-mā-fіh–
sanırım, İstanbul’da yaşadım
çizikler atıyor abi karnıma fısıltın
[…Bizans surlarının nefesi patinan…]
[…neftî gözleri vitray Notre Dame…]
abi provenans isteme
yokmuş ötesi, yoktur efemeram
etiketi sorma, çaren opera dürbün
dense ki –galle– belki –sevres–
–n’en parlons pas!–
beyhude mesai, bidayeti –fabrication française–
eni konu bir dakika yanar afişim
“yedi bin oldu, yok mu yükselten?”
envai kalem arkamızda kafile
telkari, murakka, kiraz ağacı şifonyer
vurdu zile müzayedeci bir daha -çınnN!-
“satıyorum, satıyorum, saaAT-TIM!”