Ruhsatsız
Şiir

İKİ HAYAT BİR MERYEM | Gülnur Aşçı

Sanki siyah bir tül altına gizlenmiş

Ekranın ardına bakan, uçamayan

Uçmak da istemeyen

Bir Meryem, kaç gövdesi var, sayamaz

Aklıyla, alnıyla, göğsünden çıkan kaç kahırla

Meryem kaçına cevap bulur sayamadan

Hep sorar, bir hayata kaç Meryem sığar?

 

Meryem’dir, ağrıyı ortasından keser, vakti yoktur tümlemeye

Büyütüp sancılı bir vazoda dakikalarca seyretmeyi

Tam arasından geçen zamanda hızla ve Meryemce

 

Meryem’ler hep iki kişilik yaşar, bunu zamanla

Daralan dakikalarca içinden sökerek

Karıncalanmış toprakta çıkan avuç içleri

Küçük elleri zımparalar bir de yanaklarını

En uç noktasından al pembe oluncaya kadar

Kimse dokunmaz

 

Meryem susunca çocuk, çocuk susunca Meryem

Her ikisi de aynı yöne bakar durur

Gövdesinden çıkan ağaç kundakta ağlayınca

Meryem dayanamaz sese, kabuğundan sıyrılır

Kayıt altına alınmış ses yabancıdır,

Meryem hep diğerini arar o seste, yalnızlığını.

 

Bulamadığı bir nefesle yoğrulur Meryem

Yorulur yine, bakmaz geçmişe; geçmişin sesi muğlak

Meryem tazelenmiş çiçeği kusar geçmişine

Akıtılmış mercan özleri, dahası yosun tutmuş yeşil

Halının ucundan sarkan püskül tesellisi

 

Her tırabzandan ayrı bir müzik sesi gelir

Bir kontrastla birbirine geçer zaman, musiki

Ve bilinmeyen sesin içine kattığı nur

Meryem tahtları devir, dağları, sesleri

Üzerine yapışmış bu kirli deriyi söküp at

 

Ağız dolusu bir şiir bastır, olmaz diyen dillere

Tümceler, hayatlar, kırılan damarlar, ses telleri

Kim umursuyor kırılanları Meryem ki göğsünde yas

Meryem’in iki çocuğu biri neşeli, diğeri kederli

 

Kaygılar çoğalınca Meryem, Meryem çoğalınca kaygılar

Dağları biriktir göz önünde, ardında

Meryem bu, hep iki kişilik yaşar hayatı

İkindiüstleri eve gidince yorgun

Çocuk susunca tedirgin

 

Nereden gelir, nereye gider bilen var mı?

Bunca doyumsuzluğu bastıran bu salyangoz

Hayır hayır mezarlıklarla dolu

Burası değil iki gözümle gördüm kaçtığını

Meryem değil, Meryem kaçamaz ki

 

Meryem girift bir tülün ardında, bakışlar ve dahası odalar arasında uzay geçişleri. Şimdi başına bir tabela asıp, bağırır dünyanın geride kalan çocuklarına. Büyüklere değil, Meryem büyümedi ki çocuklar raks eder etrafında. Metafor yağmurları, gezegenler, en çok bu gezegende ağlarmış çocuklar.

 

Meryem değil, Meryem hiç çocuk olamaz ki!

Related posts

AUDİ, TOO LONG | Mustafa Yılmaz

Ruhsatsız
7 ay ago

PERİYODİK KLAVYE | Serdar Süalp

Ruhsatsız
3 ay ago

HİJAZZ | Mahmut Hatunanaoğlu

Ruhsatsız
1 ay ago
Exit mobile version