Bir anahtar düşüyor cebimden
—ev kılığına bürünmüş, Beyoğlu’nda.
Merdivenleri,
çocukluğumdan düşen tırnak parçalarıyla örülmüş.
Tavanı, gökyüzüne değil
bir ihmalin kabuğuna açılan.
Her odasında başka bir rüzgâr oturuyor,
pervazlarda eski plakların yorgun soluğu,
mutfakta çatlak tabakların beklediği
kırık harfler pişiyor.
“Babam bana şiir aldı” diyorum
çünkü hiçbir ev bu kadar duyguyu sığdıramaz.
Karşı apartman:
Zamanı yanaklarında çatlatan bir taş bina.
Ve sen —orada—
camın ardında duran Havz-ı Kevser’den düşmüş iki damla.
Related posts
SANA VARINCAYA KADER | Sami Uluğ
2 dk okunma
METHLAB | Kadir Tepe
2 dk okunma
ÇEMBER | Bayram Tayyip Yaslıca
1 dk okunma
HERKES = HALI SAHA | Oğuz Ertürk
1 dk okunma
AY’A ÇİFT AYAKLA TAKLASIZ İNİŞ | M. Burak Çelik
1 dk okunma
KARAR IV | Merve Yaylacık
1 dk okunma
Son Eklenenler
BURAYA KADAR HER ŞEY HİKÂYE: HASAN HARMANCI İLE “BEN, FAHRİYE VE TÜRKİYE”
Fabrik Kitap ve Ruhsatsız Dergi’nin düzenlediği buluşmada Hasan Harmancı, Ben, Fahriye ve Türkiye romanının omurgasını, karakterlerin taşıdığı anlamları ve...